HABER.TR Genel Yayın Yönetmeni Abdülkadir ŞEKER, usta sanatçı Volkan Konak’ın ardından kaleme aldığı duygu yüklü köşe yazısında, sanatçının yaşamına, müziğine ve insanlığını anlatan satırlarla veda etti.
Bir insan düşünün…
Sesiyle yüreklere dokunan, kelimeleriyle yaraları sarabilen…
Bir insan düşünün…
Köyünün dağlarında horonla büyümüş, şehrin sokaklarına hasretle türküler dökmüş…
Ve bir insan düşünün ki, öldüğü gün bile susmamış ezgisi, gidişiyle bile konuşmuş kalbimize...
O Volkan Konak’tı.
Volkan Konak, 27 Şubat 1967’de, Karadeniz’in kalbi Trabzon Maçka’da doğdu.
Henüz çocukken, derelerin coşkusuna karıştı sesi.
Ormanların yeşilinde gözlerini açtı hayata.
Gönlünü türkülere verdi.
Şehirlerde okusun diye gönderildi ama o yüreğini köyde bırakmıştı.
Teknik üniversite sıralarındayken bile, kalemi değil sazı daha çok tutardı eline.
Çünkü onun dili notaydı, onun vatanı ezgiydi.
Yıllar geçti.
“Suların Horon Yeri” dedi önce…
Sonra “Efulim” geldi… “Cerrahpaşa”, “Maranda”, “Mimoza”…
Her biri bir acının sesi, bir sevdanın yankısıydı.
O, sadece türkü söylemedi; o, bizim yerimize sustuğumuz her duyguyu dillendirdi.
O, bizim yerimize ağladı, bizim yerimize güldü.
Ben onu on beş yıl evvel, Ataşehir’in bir gecesinde bir mekânda tanıdım.
Masasına oturmuştum.
Daha ilk bakışta Karadeniz'in o deli rüzgârı gibi çarpmıştı beni.
Sıcaktı, içtendi, bir “abi” demem yetmişti dostluk başlamaya.
Gülümsemişti.
Ama o gülümsemesinin ardındaki derin bakış...
Sanki koca bir ömrün ağırlığı vardı gözlerinde.
“Sen niye böyle sert bakaysun, sanki bişe desem sa vuracasın beni?” demişti bana…
Ve ardından o efsanevi kahkahasını patlatmıştı.
O an anladım; bu adam sadece şarkı söylemiyor, ruhuyla yaşıyor şarkıların içinde.
Ah be abim…
Ne çok sevdik seni...
Ne çok eşlik ettik geceler boyu türkülerine...
Her notanda ayrı bir yara sardık içimizde.
Sen bir başka candın, bir başka yanıştın bizde.
Ama bu ölüm...
Bu ölüm hiç yakışmadı sana.
Ne biz hazırdık buna, ne yüreğimiz razı.
Gittiğinden beri içim sızlıyor.
Bir boşluk çöktü içime, kelimeler boğazımda düğüm.
Ve seni tanımayanlar, seni bilmeyenler…
Sana “dinsiz” dediler, seni yargıladılar.
Oysa senin her sözün, her ironin, aslında bu memlekete duyduğun aşkın haykırışıydı.
“Beni yakın, küllerimi Trabzon’a savurun,” derken bile memleketine duyduğun sevdayı anlattın.
Senin inancını ölçmeye çalıştılar, ama bilmediler…
Sen, öksüz büyüyen çocuklara bakarken, bir yoksulun kapısını çalarken, hiç göstermeden yardım ederken Müslümanlığın en güzel halini yaşatıyordun.
Bunu görmediler.
Ama biz gördük.
Ve inanıyorum ki Rabbim de gördü…
Baktığın yetimlerin, doyurduğun gariplerin, ses verdiğin sessizlerin hatrına bile, seni cennetine alacaktır.
Sen gönlü zengin, kalbi temiz bir kuldun.
Sana iftira atanlara, tanımadan yargılayanlara, seni bilmeden konuşanlara içimde büyük bir öfke var.
Çünkü sen ne iyi insandın be abim…
Bunu ancak tanıyanlar bilir.
Şimdi melekler senin türkülerini dinliyor.
Cennet artık bir ezgi daha güzel çalıyor.
Ama biz...
Biz seni gözümüzde yaş, kalbimizde dua ile uğurluyoruz.
Sen göğe çıkan bir ezgi oldun artık…
Bir yıldız gibi parlak, bir rüzgâr gibi serin, bir türkü gibi ölümsüz...
Elveda Kuzey’in oğlu…
Elveda Volkan Konak…
Sen bizde hep yaşayacaksın.